Latife Hanım

Latife Hanım (1898-1975)

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi olan Latife Hanım, kültürlü, eğitimli, istiklal yanlısı, dirayetli bir hanımefendi, ve tüm bu özellikleriyle yeni kurulan cumhuriyetin örnek göstereceği, eğitimli ve bağımsız kadınlarından biri. İşte Atatürk’ün eşi Latife Hanım… kimdir?

Latîfe Uşakî ya da nüfûs kayıtlarına göre Latîfe Uşaklı, 17 Haziran 1898 yılında İzmir'de doğdu. İzmir’in tanınmış ailelerinden biri olan "Uşaklıgil" ailesine mensuptur ve yazar Hâlit Ziyâ Uşaklıgil'in akrabasıdır.

İzmir’in tanınmış ailelerinden gelen Latife Hanım, Uşakîzâde Köşkü'nün bahçesinde bulunan "camlı köşk"te ilkokulu, İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde ortaokulu ve liseyi okudu. Paris'te Sorbonne Üniversitesi’nde siyâset ve hukuk eğitimi aldı, Londra'da dil öğrenimi gördü. İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Almanca biliyordu. Sakarya Meydan Muharebesi'nin kazanılması üzerine, üçüncü sınıfta üniversite eğitimini yarıda bırakarak, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve ordusunu karşılamaya İzmir'e döndü.

Mustafa Kemal, Latife Hanım’la tanıştığı sıralarda onun eğitimi, canlılığı, rahat davranışı ve sözünü çekinmeden konuşmasından etkilendi. Latife Hanım, Fransızca ve İngilizce’yi çok iyi bildiği için, Mustafa Kemal’in diplomatik yazışmalarında çevirmenlik yapıyordu.

Mustafa Kemal Atatürk ile Latife Hanım, 29 Ocak 1923 tarihinde, Göztepe'deki Uşakîzâde Köşkü'nde dinî nikâhla evlendiler. Nikâh bazı yönlerden dönemin âdetlerine uymuyordu. Yaygın uygulamada kadınlar dinî nikâhta yer almazken, Latife Hanım dinî nikâhta bulundu. Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir Paşalar, Mustafa Kemal’in, Mustafa Abdülhâlik Renda ile Salih Bozok ise Latife Uşakî’nin nikâh şâhidi idi.

Latife Hanım’ın çağdaş toplum içerisinde kadının durumu ve eğitimi gibi konularda modern görüşleri vardı. Mustafa Kemal de dâhil karşısındakiyle rahatça tartışmaya girişebiliyordu. Evliliği, kadınla erkeğin iki arkadaş gibi birbirini etkileyip yardım edeceği bir bağ olarak görüyordu. Güçlü ve iradeli bir kişiydi. Atatürk ile dini nikâhları bile tabuları kıran emsalsiz bir olaydı.

O zamanlar Latife Hanım’ın Atatürk’ün yanında halkın karşısına çıkması da başka bir tabunun daha kırılması demekti: Latife peçe takmıyordu, kendisi fotoğraflarda binici pantolonlarıyla görülüyordu, çeşitli vesilelerle halkın karşısına çıktığında kadın haklarından söz ediyor ve o zamanlar siyasi elitler arasında bile hâkim olan cinsiyet ayrımcılığını hiç önemsemiyordu. Atatürk ile eşi, kamuoyu önünde kadın-erkek ilişkisinde bir devrim gerçekleştiriyorlardı.

Latife Hanım çağının çok ilerisindeydi. Meclis seçimleri yapılmadan birkaç ay önce Mustafa Kemal’e milletvekili olarak meclise girmek istediğini söyledi. O ana kadar ne Cumhuriyet resmen ilan edilmişti, ne de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştı.

Ayrıca erkeğe tek taraflı boşanma hakkı tanıyan ve çok eşliliğe olanak sağlayan İslam hukukunu feshedecek bir medeni hukukun hazırlanmasını destekliyordu…

Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’ın evlilikleri ve Latife Hanım’ın eş olarak seçilmesi “Atatürk ve kadın hakları” açısından önemlidir.

İlk gençlik yıllarından itibaren kadın meselesi ve hakları açısından muazzam bir duyarlılık geliştiren ve atılacak adımlarla ilgili o zamana kadar “radikal” sayılabilecek görüşler ileri süren Mustafa Kemal Paşa bu düşüncelerini adım adım hayata geçirecektir. Kadın hakları konusunda aşama aşama yapılacak inkılapların rol-modelini kendi ailesi ile ortaya koyacaktır.