1)Sizi biraz tanımak isteriz?
Evliyim ve iki tane çocuğum var. Yaklaşık 11-12 yıllık beden eğitimi öğretmenliği geçmişimden sonra hem babamın ricası hem de hayatın getirdiği şartlar sebebiyle sanayiye geldim. Manisa Beden Eğitimi Spor Meslek Yüksekokulu’ndan mezun oldum. 3-4 yaşından itibaren sporla iç içe bir hayatım vardı. Asıl uğraş alanım voleyboldu ama dört yıl kadar da atletizmle ilgilendim. Bütün hayatım antrenmanlarda geçti. Mezun olduktan sonra Manisa içinde görev yaptım ama daha sonra devlete başvurunca Erzurum’a gittim. İzmir’e biraz daha yaklaşmak adına tayin istedim ve Aksaray’a geldim. Aksaray’a tayinimin çıktığı sene eşimle tanışıp, 10 ay içinde evlendik. Ve eş durumundan atama ile İzmir Menemen’de Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’nde tayin edildim. Öğretmenlik görevini ifa ederken babam rahatsızlık geçirdi. Babam rahatsızlanınca ben şirkete çok sık gidip gelmeye başladım. Aynı dönemde oğluma hamile kaldım. Bunların bir işaret olduğunu düşünerek, devlet memurluğundan istifa edip, babamla birlikte aile şirketimizde çalışma kararı aldım. 2008 yılından itibaren burada çalışıyorum. Oğlum dünyaya geldikten 9 ay sonra, oğlumla birlikte şirkete gelmeye başladım. Birçok işin ucundan tutarak kendimi yavaş yavaş geliştirmeye başladım. Burada işleri öğrenmeye o zaman başladım. Oğlum Emir, biraz daha büyüdükten sonra daha çok işimle ilgilenmeye başladım.
Ben şirkette, ilk önce sekreter olarak başladım. İlk işim gelen faturalara imza atmak ve küçük küçük faturalar kesmekti. Böylece ufak ufak işe başladım. Orada otururken önüme gelen her dosyaya elim değsin istedim. İşi öğrendikten sonra muhasebe bölümünde çalışmaya başladım. Alışlarımız, satışlarımız, carilerimiz, ne alıp ne satıyoruz gibi işlemlerde fikir sahibi olmam ve kendimi geliştirmem açısından işin ucundan tutmaya başladım. İşe aktif olarak başlamadım daha çok stajyer gibi çalışıyordum. Alt kategoride işe başlamaktan hiç rahatsızlık duymadım. Ben hedeflerimi çok farklı koymuştum. Burası bizim ailemizindi elbet bir gün burayı ben yönetecektim fakat yönetmeden önce buradaki her konuya hâkim olmam gerekiyordu. Uzun yıllar devlet memurluğu yaptığımdan dolayı buraya özel şirkette çalışmanın ne demek olduğunu bilerek geldim. Öğrenme sürecimi, elimden geldiği kadar olumlu değerlendirmeye çalıştım. Şirketimiz İSO kaliteliydi fakat yönetim kadrosunda çalışan pek fazla kişi olmadığı için sistem çok fazla işlemiyordu ve ben yavaş yavaş bunu devralmaya başladım. Bununla ilgili eğitimlere katıldım. Hiçbir zaman muhasebe konusunda çok iyi olayım gibi bir derdim olmadı fakat yine de öğrenmem gerekiyordu. Bu yüzden kendi mali müşavirimizden dersler almaya başladım. Şirketimizin geliri, gideri, bilançosu gibi kaynaklara hâkim olmak ve önümdeki belgeleri daha rahat okumak için bu derslere büyük önem verdim. Bu dönemde yavaş yavaş yetki almaya başladım ama tam yetki bende değildi. Açıkçası hemen yetki almak istemedim çünkü benimde hayatla ilgili aldığım kararlar vardı. Ve bu kararların en önemlisi 2. Çocuğum kızımı dünyaya getirmekti. Kızımın doğumundan sonra işe dönünce bütün finansı devraldım. Aynı zamanda alış faturalarının her birini teker teker kontrol edip sisteme ondan sonra dahil edilmesini içeren bir düzen oluşturdum. Bu hala aynen böyle devam eden bir sistem. Aynı dönemde satın alma ile de ilgilenmeye başladım. Bütün bölümlere merak duyup öğrenemeye başladığınız zaman şirkete hâkim oluyorsunuz.
2)Bize biraz çalıştığınız şirket hakkında bilgi verir misiniz?
Beydemir şirketi, Hüseyin Beydemir döneminde yaklaşık 45-50 yıllık bir süre önce sanayide küçük bir atölyede çalışmalara başladı. Hüseyin Beydemir çıraklıktan gelme olduğu için işin mutfağını çok iyi bilen bir insandır. Adım adım büyüyerek ve çabalayarak 4. Sanayi Sitesi’nde ihracat ayağını devreye soktu. İhracat ayağı ile birlikte alanımıza sığmamaya başladık ve Kemalpaşa’daki yerimize yatırım yaptık. Yatırımdan sonra ihracat ayağı biraz daha genişledi. Şu anda iki bina olarak üretimimiz devam etmektedir. Beydemir halen, Türkiye piyasasındaki hemen hemen tüm büyük firmalara malzeme kasası üreten bir firma haline geldi. Üretiminin yaklaşık %45’ini ihracat oluşturuyor. Ağırlıklı olarak otomotiv sanayisinde ve yurt dışında inşaat iş güvenliği alanında hizmet vermekteyiz. Otomotiv malzemelerinin taşınmasında ve istiflenmesinde kullanılan demirden ve sacdan yapılan kasa, paletler ve raflar üretiyoruz. Ana hammaddemiz demirdir. Ağırlıklı olarak Avrupa’ya ihracat yapıyoruz. Şu anda en yoğun ihracatımızı Hollanda ve Almanya bölgesine yapmaktayız. Almanya’dan Çin’e uzanan bir müşteri portföyümüz mevcut.
3)Aile şirketinde çalışmanın ne gibi avantaj ve dezavantajları var?
Aile şirketinde çalışmanın iyi yanları da kötü yanları da mevcut. Biz şanslı olan aile şirketlerindeniz sanırım. Kardeşim üniversite ve yurt dışındaki eğitimini tamamladıktan sonra şirkette işe başladı ve birbirimize çok destek olduk. Birbirimizi dengeliyor ve uyum içinde çalışıyoruz. Yaklaşık 5 yıl önce de babam, artık yeteri kadar sorumluluk alabildiğimizi düşünerek tüm imza yetkilerini bize devretti. Genellikle kurucu nesil evlatlarına işi zor devreder. Nice emeklerle kurduğu şirketinin, yeteri kadar iyi yönetemeyeceklerini hatta belki batıracaklarını düşünür ve korkar. Oysa ki, babamda böyle bir durum söz konusu olmadı. Aksine bizi işin ortasına attı. Kardeşim Melih Beydemir ile birlikte, yeni kararlar aldık, yatırımlar yapmayı hedefledik, şirketi bir adım daha yukarı taşıyabilmek için ben kalite yönetim sistemi adına çok çalıştım. Babam, biz bunları uygularken bize hep destek oldu, yol gösterdi. İlk başlarda çok bocaladım ama onun varlığı bile size çok güven veriyor. Biz iş bölümlerimizi çok güzel oturttuk. Kardeşimle birlikte birbirimizin alanına saygı duyuyoruz ve güveniyoruz. Bu çok önemli. Bu sebeple de çatışma hiç yaşamıyoruz diyebilirim. Aile şirketi sahibi olmamızın en kötü yanı işten hiçbir zaman kopamıyorsunuz. Ailenizle tatildeyken bile iş konuşuluyor, projeler tartışılıyor. Tabi bu aynı zamanda birçok konuyu fırsata da dönüştürmenize yardımcı oluyor. Eğer ki alanları ve sınırları iyi belirlediyseniz ve iletişimi sağlayabiliyorsanız aile şirketleri gerçekten çalışma hayatının en doğru adresleri.
4)Yoğun bir iş temponuz var, bu süreçte hem başarılı bir iş insanı hem de iyi bir anne olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Evet aslında bu, özellikle şu geçirdiğimiz sıkıntılı günlerde sorulabilecek en doğru soru belki de. Pandemi döneminin devam ettiği bu günlerde, hem evi hem işi ve hem de çocukları idare etmek kadınlar için maalesef çok yorucu oluyor. Aslında hiçbir şeyi tam yapamıyorsunuz sanki. Bir işle uğraşırken diğeri giriyor araya. Tam bir toplantıya giriyorsunuz online, o sırada çocuğunuzun karnı acıkıyor ve yemek istiyor. Yani maalesef çok yorucu ve zor bir dönemden geçiyoruz. Ama ben yoğun olmayı seviyorum. Ve yoğun oldukça enerji seviyem yükseliyor gibi hissediyorum. Aslında bu iki konu birbiri ile biraz da bağlantılı diye düşünüyorum. Başarılı bir iş kadınıysanız, sosyal hayatınız da başarılı oluyor. Ve gündemi çok daha iyi takip etme şansınız oluyor. Bunlar da çocuklarınızla aynı konulardan bahsedebilme avantajını sağlıyor size. Onların dilinden anlayabiliyor ve konuşabiliyorsunuz.
5)Bize biraz KESİAD’ın sürecinden bahseder misiniz? KESİAD ne yapar?
KESİAD 2002 yılında sayın Fahrettin Selçik önderliğinde kurulmuş. Ağırlıklı olarak bölge sanayicilerinden oluşan bir sivil toplum kuruluşu. Amacı, bölgedeki sanayicileri ve iş kollarını bir araya getirmek, sorunlarına ve ihtiyaçlarına destek olmak, kamu kuruluşları ile aralarında bir köprü oluşturmak. Aynı zamanda da bulunduğu Kemalpaşa bölgesi halkına, yaptığı sosyal sorumluluk faaliyetleri ile fayda sağlamak. Ağırlıklı olarak firmaların ihtiyaçları olan eğitim konularında hizmet vermek öncelikli hedeflerinden. Babam Hüseyin Beydemir, uzun yıllardır KESİAD yönetim kurulunda görev almıştı. Fakat işleri bize devrettikten sonra artık dernekte de bizim görev almamızın daha doğru olacağını düşünerek yönetime beni önermiş. Ben zaten STK çalışmalarını çok seven ve farklı derneklerde görev alan biriyim. KESİAD’da da zaten Genç KESİAD olarak sosyal projelere destek veriyorduk. Ve ilk olarak Zeki Yöndem başkanımın döneminde yönetim kurulunda yer almaya başladım. Ardından Haluk Meriç de yönetimde yer almamı uygun buldu. Ve en sonunda sevgili arkadaşlarımın desteği ile başkanlık koltuğunu devraldım.
6)KESİAD’ın ilk kadın başkanısınız, bununla gurur duyduğumuzu belirtmek isteriz. Siz neler söyleyeceksiniz bu konuda? Zorlukları oldu mu?
Öncelikle teşekkür ediyorum. Aslında görevi devralırken projelerim ve 2 yıllık çalışma takvimim önümde hazırdı. Güzel bir ekip kurdum. Genç dinamik ve işlerinde başarılı olan arkadaşlarımdan oluşan güzel bir yönetim kurulum var. Fakat yönetime seçilmemizden 2 hafta sonra maalesef pandemi dönemine girdik ve bu sebeple planladığımız hiçbir etkinliği maalesef gerçekleştiremiyoruz. Ben daha önce de dediğim gibi aktif olmayı, yorulmayı seviyorum. Ama bu dönemde elimizdeki veriler çok sınırlı. Etkinlikleri ve ya eğitimleri sadece online yapmak zorundasınız. Çoğu kişi online etkinlik yada eğitimden verim alamadığını düşündüğü için talep göstermiyor ne yazık ki. Bunlar tabi KESİAD’ın kan kaybetmesine sebep oluyor. En büyük sorunumuz da, bu dönemde birçok insan iş yerini kapatmak zorunda kaldı ve ancak ekmeğinin derdine düştü. Böyle bir dönemde STK lar doğal olarak plan dışında kaldı. Bu da bizi en çok zorlayan durumlardan biri oldu tabi.
7)KESİAD da ileriye dönük projeleriniz nelerdir?
Eğer ki bu dönemi, yönetimde olduğum süreç dahilinde aşabilirsek, özellikle firmaların farklı firmalarla bağlantılarını güçlendirecek projeler yapmayı planlıyoruz. B2B görüşmeleri, farklı ülke ticari ateşeleri ile buluşma toplantıları vs. planlıyoruz. Tabi ayrıca üyelerimiz arasındaki diyaloğu güçlendirici sosyal ve teknik faaliyetler de öncelikli gündemimizde diyebilirim.
8)Renkler hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?
Renkler firmasını oldukça eskiden beri tanıyorum. Özellikle kurumsallık konusunda oldukça başarılı çalışmalara imza atan bir firma olduğunuzu biliyorum. Uyguladığı iş konuşunda büyük başarılara elde eden ve birçok dünya devi firmayı portföyüne katmış olan böyle bir firmanın ülkemizde ve bölgemizde olmasından açıkçası gurur duyuyorum. Ayrıca Kesiad olarak, Renkler gibi bir firmanın üyemiz olması, bizim için gerçekten mutluluk sebebi. Kesiad’ın her ay düzenlediği iş yeri ziyaretlerinden birini, normale döndüğümüz dönemde, firmanıza gerçekleştirmeyi de çok isterim.
9)2020’nin başından itibaren yaşanılan Pandemi sürecini değerlendirebilir misiniz? Pandeminin sektöre ve iş insanları üzerine yansımaları neler oldu? Bundan sonraki süreçte etkilerinin nasıl devam edeceğini öngörüyorsunuz?
Pandemi dönemi maalesef, her alanı oldukça çok yoğun bir şekilde etkisi altına aldı. Krizin tüm dünyaya yayılmış olması, beraberinde tüm sektörleri de etkilemesine sebep oldu. Her şeyden önce, en çok iletişim ve sosyalleşme en aza indi. İnsanların büyük çoğunluğu firmalarını, dükkanlarını kapatmak zorunda kaldı. Bu da beraberinde büyük bir ekonomik sıkıntıyı getirdi doğal olarak. Özellikle ihracat yapan firmalarda, müşterilerle olan aktif diyalog en asgari düzeye düştü. Bizim gibi sanayi ve üretim ağırlıklı firmaların olmazsa olmazı fuarlar tamamen ortadan kalktı ki bizlerin, hedeflenen cirolarını bile ciddi anlamda etkiledi. Ben bu sürecin önümüzdeki yılın sonuna kadar devam edeceğini düşünüyorum. Kolay kolay eski normallerimize sanırım dönemeyeceğiz. Ya da farklı kapılar aralamak zorunda kalacak birçok insan belki de. Ben krizlerin çoğu zaman, iyi bir değerlendirme ve akıl ile fırsata çevrilebileceğini düşünenlerdenim. En azından bunun yolları aranmalı diyorum. Sizin elinize bakan 100 lerce çalışanınız varsa, ah vah tüh yapma lüksüne sahip değilsiniz maalesef. Umutsuzluğa kapılamazsınız. Bu sebeple bir süre belki rölantide kalacağız. Belki biraz küçüleceğiz ama tekrar çıkış yolu bulacağımıza inanıyorum.
10)Başarılarınızdan pay biçerek, genç kadınlara neler önerirsiniz?
Genç kadınlara tek önerim çalışın. Bir mesleğiniz ve az da olsa bir kazancınız mutlaka olsun. Ben her zaman söylüyorum. Kadınlar isterse her şeyi başarabilirler. Ama çalışmanın ve para kazanmanın yarattığı özgüveni, dünyada hiçbir şey oluşturamaz.
11)Kıymetli zamanınız için çok teşekkür ederiz. Okurlarımıza buradan söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben de RENKLER Ailesine çok teşekkür ediyorum bana bu fırsatı tanıdıkları için. Yolunuz açık olsun. Başarılarınız daim olsun diyorum.