1)Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
23 Eylül 1989 İzmir doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimimi İzmir’de tamamladım. Lisans eğitimi için Pamukkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’ni kazandım. Birinci sınıfı Denizli’de okuduktan sonra yatay geçiş ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne geçtim ve eğitimimi burada tamamladım. 2014 yılında Proje Mühendisi olarak başladığım Renkler Makina’da şu anda Satış Sorumlusu olarak görev yapıyorum.
2)İş dışındaki hayatınızda nelerle ilgileniyorsunuz?
Ciddiyetle takip ettiğim 2 ana hobim var. Bunlardan biri Fitness Sporu ile ilgileniyorum. Spora başladıktan sonra pozitif anlamda birçok etkisini görmeye başladım. Öncelikle ve bence en büyük artısı kendinizi iyi hissediyorsunuz. Bunun yanında daha dinç ve yoğun iş temposunda enerjinizin günü tamamlamaya fazlasıyla yettiğinin farkına varıyorsunuz. Beslenmenize de dikkat ettiğiniz takdirde ilerlemeniz hızlanıyor ve daha çabuk sonuç almaya başlıyorsunuz. İkinci olarak ise finans piyasaları ile ilgileniyorum. Zaman içerisinde bu alana doğal bir ilgimin olduğunun farkına vardım. Üniversite zamanlarında şu anda yayın hayatına son vermiş olan Cnbc-e’yi izlediğimi anımsıyorum. O zamanlar duyduklarımın çoğuna anlam veremiyordum tabi ama kulak dolgunluğu oluşması açısından bana büyük katkısı oldu. Zaman içerisinde okuyup, araştırarak ve bu alandaki bilgininde daha ulaşılabilir olması ile kendimi geliştirme fırsatı buldum.
3)Finans piyasaları ile kaç yıldır ilgileniyorsunuz ve nasıl merak sardınız?
İlk işlemimi 2017 yılının yazında yapmıştım. Bir şirkete ortak olmak düşüncesi ve ondan kar payı alabiliyor olmak oldum olası beni heyecanlandırmıştır. O zamana kadar finansal piyasalarına ilgimin olduğunun farkındaydım ancak uzaktan takip ediyordum. Prosedürlerin azalması ve alım satım işlemlerinin kolaylaşması ile adım atmanın zamanı geldiğini hissettim ve bir bankadan yatırım hesabı açarak süreci başlattım. İlk olarak sadece Borsa İstanbul ile başladım, zamanla ve tecrübe kazandıkça Amerika ve Avrupa borsalarında da yatırımlarıma devam ettim. Bu işin en büyük artılarından birisi de global olması yani sizin Borsa İstanbul’u ele alış şekliniz ile Amerikan Borsalarını değerlendirme şekliniz arasında bir fark olmuyor. Ülke dinamikleri ve şirket özelinde büyüme beklentilerinize istinaden işlem yapmaya devam ediyorsunuz.
4)Bu alanda işlem yapabilmek için gereklilikler nedir?
Kişinin öncelikle kendini çok iyi tanıması gerekli, çünkü yatırım yapmak çok kişisel bir iştir. Bu sürece başlamadan önce kişinin kendine öncelikli olarak sorması gerekenler, benim beklentim nedir? Karakterim bu alanda işlem yapmaya uygun mu? Bu süreç yapısı gereği her şeyi fazlasıyla abartmayı sever. Böyle zamanlarda düşüşler alım için uygun fırsatı verir. Eğer kişi panik yapıp satıp çıkmayı düşünecekse borsanın ona göre bir yer olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Her zaman soğuk kanlı olup yapılan alımlar, sağlam temellere dayandırıldığında endişeye gerek olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu tarz düşünce yapısına sahip kişiler için düşüşler daha fazla paya ulaşmak için bir fırsat olacaktır. Bugüne kadar covid-19, Rahip Brunson ve Amerikan Ambargo söylentileri de dahil olmak üzere bir çok krizde piyasada bulundum ve bu stratejim beni şu ana kadar hiç yanıltmadı.
5)Alım yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
Borsada işlem yapanlar Temel ve Teknik Analizci olarak ikiye ayrılır. Teknik Analizciler grafik okuyarak geçmiş hareketlere istinaden gelecekte olacak hareketleri tahminlemeye çalışırlar. Bu benim iyi olmadığım ve sürekli grafik takibi gerekeceği için yapamayacağım bir iş. Temel Analiz veya diğer bir adıyla değer yatırımında ise şirketin temellerini, finansallarını inceleyerek, buradan yola çıkarak da gelecekte edeceği karları tahminlemeye yarayan bir sistem. Bu doğrultuda potansiyel gördüğüm şirketleri belirliyor ve kademeli olarak alımlar yapıyorum. Şirkette bozulma yok ve beklentilerim devam ediyor ise paylarımı tutmaya devam ediyorum. Şirketin fiyatı gelecekte edebileceği karların çok üzerine çıkarsa satıp pozisyonumu kapatıyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi borsa yapısı gereği fiyat hareketlerini abartmayı sever ve bir şirketi ederinin çok altında veya üstünde fiyatlayabilir. Beklentilerimin devam etmesi ve şirkette bozulması olmaması en sevdiğim ve zahmetsiz yatırım şeklidir. Paylarımı tuttuğum sürece hem şirketin değer artışından faydalanırım hem de o yıl kardan payıma düşen miktar nakit veya hisse senedi olarak hesabıma geçer.
6)Finans piyasaları hakkında bilgilenmek için hangi kanallardan destek alıyorsunuz?
Öncelikli olarak her yatırımcının ilk bakması gereken yer kısa adıyla KAP yani Kamuyu Aydınlatma Platformu olmalıdır. Şirketler finansallarını ve beklentilerini öncelikli olarak burada açıklamak durumundadır. Daha sonra şirketin kendi sitesindeki yatırımcı ilişkileri bölümü, o da yeterli olmaz ise şirketin yatırımcı ilişkiler personeline, sitesinde yer alan iletişim bilgileri üzerinden mail veya telefon ile ulaşmak faydalı olacaktır. Henüz gerçekleştiremesem de hedeflerimden biri genel kurul toplantısına katılmaktır. Şirketler her yıl kapanışında bir genel kurul toplantısı düzenleyerek geçmiş yılı değerlendirir ve gelecek projeksiyonunu yatırımcıları ile paylaşır. Burada doğrudan soru cevap ile şirketin üst düzey yöneticilerine ulaşmak mümkündür.
7)Bize risklerinden bahseder misiniz?
Bana kalırsa en büyük risk kişinin kendisidir. Kısa sürede zengin olma hırsı ve kısa vadede ihtiyacı olacak bir bütçeyi borsaya yönlendirmesi genellikle iyi sonuçlar doğurmaz. Borsa uzun vadeli yatırım yapılan bir yer olmakla beraber, değer odaklı yatırım yapmanın büyük bir kısmı psikolojiktir ve neyi, neden ve hangi fiyattan aldığınızı bilmenize dayanır. Panik yapmadığınız, telaşa kapılmadığınız sürece herhangi bir kaybınız olmaz. Aynı şekilde borsa kısa süre içerisinde ihtiyacınız olan parayı katlamanıza yarayacak bir araç değildir. Bu şekilde borsaya girenlerin büyük bir kısmının kayıplarıyla birlikte piyasalara küstüğünü ve çıktığını üzülerek görüyorum. Şirket ortağı olmanın bence ağaç dikmekten veya bir ev, arsa almaktan farkı yok. Nasıl ki diktiğiniz fidanın hemen ağaç olmasını veya aldığınız arsanın hemen değerlenmesini beklemiyorsanız borsadaki yatırımlarınızın da şirketin açıkladığı bilançolar ile zamanla değerleneceğini öngörebilmeniz gerekir. Pandemi süreci de bize gösterdi ki zor zamanlarda devletler ilk olarak şirketlerini kurtarmaya odaklanıyorlar. Basılan paralar ve ucuz krediler ise başta borsalar olmak üzere diğer finansal enstrümanlara dağılıyor. 2020 yılı gibi zorlu bir yılda ve Mart ayındaki sert ve keskin düşüşe rağmen paniğe kapılmayan çoğu kişi portföylerini yıl sonunda minimum 2 kat büyütme fırsatı buldu.