Hakan Hisli - Ticari Genel Müdür Yardımcısı

1-Sizi biraz tanımak isteriz

Doğma – büyüme İzmirliyim, Bornova Anadolu Lisesi mezunuyum sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünden mezun oldum. Sonrasında da sırasıyla Finans, Robotik, Yapay Görme ve Metal sektörlerinde ticari birimlerde görev aldım. Bu görevlerim sırasında ağırlıklı dönüşüm projeleri yönettim. 2019 yılı Kasım ayından bu yana Renkler’de Ticari Genel Müdür Yardımcısı olarak görev alıyorum.

İş hayatının dışında da 4 Yaşında Alize isminde bir kız çocuğu büyütüyorum, hayatımın odağında tabii ki çocuklarımız var. Kendime vakit ayırdığımda da müzik dinlemeye ve kitap okumaya anlamlı zaman ayırmaya çalışıyorum. Ayrıca vakit ayırabildiğim kadar spor yapmaya özen gösteriyorum. Mevsime ve ayırabildiğim vakte göre koşu, kick boks ve Arjantin Tango sürekli canlı tutmaya çalıştığım aktivitelerim.

2-Bize yaptığınız iş ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

İki yılı aşkın süredir Renkler’de Ticari Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Tabii ki yaptığımız işi tek cümlede toparlamak zor ancak özetlemek gerekirse; herhangi bir ürünün veya hizmetin fabrikalara girişinde ve çıkışında tüm paydaşların çıkarlarına uyacak şekilde ticari değerlemesini yapmak, bu süreçlerdeki operasyonları yönetmek, aynı zamanda şirketimizin karı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini sağlamak.

Özet içerisinde kısa dursa da bütün bunları Satış, Satın Alma, Tedarikçi Geliştirme, Dış Ticaret ve İş Geliştirme birimlerindeki arkadaşlarımla beraber yapıyoruz.  Yapı büyüdükçe bu hedef bütünlüğünü kaybetmemek için koordinasyonu sağlamak, senkronize olmak ve aynı hizaya gelmek gerekiyor. Tabii ki ticari birimlerin zorluklarından biri bütün bu söylediklerimi içeride yaparken aynı zamanda dışarıda müşteri ve tedarikçilerimizle de yapmak.

3-Bir yönetici olarak kriz anlarında nasıl davranıyorsunuz?

Kriz anı planlarında öncelik paniğe kapılmadan veriye dayalı karar vermek ancak kurumun potansiyelini oraya çıkarmak için kriz hakkında tamamen şeffaf ve pozitif olmak çok kritiktir. “Her Kriz bir Fırsattır” cümlesi herkesin kulağına çalınmıştır tahmin ediyorum; bu yüzden durumu iyi analiz etmek, sağlam bir plan yapmak ve buna sadık kalmak aynı zamanda krizin yaratacağı özel yeteneklere fırsat vermek sürecin en kritik noktalarıdır.

Bütün bunlar planınıza dahil edildiyse olabildiğince görünür ve ulaşılabilir olup ekiplerinize cesaret vererek liderlik etmeniz gerekmektedir.

4-Sektörün öncülerinden biri olan Renkler’de yöneticilik yapıyorsunuz, 2022’de hem şirket için hem de bölümünüz için neler planlıyorsunuz?

Önümüzdeki dönemin planları için geçtiğimiz iki yılı özellikle gözden geçirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum, neleri istediğimiz gibi yaptık neleri tamamlayamadık ve bunların sebepleri nelerdi. Öncelikle belirtmek isterim ki hem global hem lokal olarak pandemi, konteynır krizi, emtia fiyatları, Asya enerji krizi gibi birden fazla kriz ile aynı anda sınandığımız bu dönemi Renkler olarak tüm paydaşlarımızın gayreti ile çok iyi geçirdiğimizi söylemek yanlış olmaz. 2022 için de önceliğimiz bu krizler ile mücadele etmek ve bu dönemden daha da kuvvetli çıkmak.

2020 yılı başında İş geliştirme ve Satış için 5 yıllık bir plan yaptık kendimize, sonrasında diğer departmanları da bu plana ve hedeflere paralel şekilde yapılandırdık. Bu plan dahilinde 2022’de de karlı bir şekilde sürdürülebilir büyümeyi sağlamayı planlıyoruz.

Ayrıca bölümlerimiz içinde pandemi sürecinde istediğimiz eğitimleri tam olarak gerçekleştiremedik, bu yıl bu açığı kapatmak istiyoruz. Arkadaşlarımızın kişisel gelişimi için ve şirketimizin entelektüel sermayesinin arttırılması için bu yıl eğitimlere yoğunluk vermeyi planlıyoruz.

5-İş hayatınızdaki başarınızı neye borçlusunuz?

Bu soru çok detaylı cevaplanabilir ancak farklı sektörlerden geçmiş birisi olarak tüm süreçlerin en ortak noktalarını vurgulayarak cevaplamak isterim; İlk sırada kesinlikle “Sağlıklı İletişim” derim, iş hayatım boyunca öncelikli olarak elimde ne varsa ya da karşımda kim varsa iyi anladığımı sonra da iyi anlattığımı düşünüyorum. İletişim, iş birliğinin ilk ve en önemli adımı. Geçtiğiniz her süreci sağlam temellere oturtmak buna bağlı diye düşünüyorum.

Sonrasında benim için çalışkanlık gelir, gelişime açık yönlerimi daha fazla çalışarak kapattığıma inanıyorum, ayrıca çalışkanlık öyle ya da böyle görünürlüğünüzü de arttırıyor ayrıca yaptığınız işi her geçen gün daha iyi yapmanızı, daha hâkim olmanızı sağlıyor.

Son olarak “Hızlı Öğrenme” diyebilirim. Kariyerimde özellikle Finans alanından sonra hiç de kendi bölümüm ile ilgili olmayan alanlara kaydım ki bunlar da kendi içlerinde birbirlerinden çok farklı sektörler. Ancak hepsine adapte olmayı başardığımı düşünüyorum. İlk iki saydığım madde bu başarıdaki temel taşını oluşturuyor tabii ki sürekli iletişim halinde, çok çalışarak tüm paydaşlarımızdan elimden geldiğince çok şey öğrenmeye çalışarak tüm reflekslerimi geliştirdim.

6-Sosyal sorumluluk projesinde bulundunuz mu? Kısaca bahseder misiniz?

Sosyal sorumluluk birey olarak benim çok önem verdiğim bir konudur. Dünyayı daha güzel bir yer yapmak ve topluma olan borcumuzu ödemek için en kısa yol. Malum bireysel çabalarımız kocaman Dünya içerisinde yeterli gelmiyor bu yüzden toplu hareketlerin önemine inanıyorum. Eskiden bu konuya kendi vaktimi ayırarak katkı sağlarken son dönemlerde ne yazık ki aynı vakti ayıramadığımdan elimden sadece maddi katkı sağlamak geliyor.

3 Dönem boyunca toplamda 6 yıl bir eğitim vakfının yönetim kurulunda görev aldım, 2011’den bu yana hala aynı eğitim vakfının mütevelli heyeti üyesiyim. Bununla yetinmiyorum tabii ki; itikatlarım gereği her yıl toplam gelirim %1,5’ini mutlaka vakfederim. Bunu tabii ki yılın değişik zamanlarına dağıtıyorum ve mutlaka bunu yaparken farkı sivil toplum kuruluşları seçmeye özen gösteriyorum. Seçimi yaparken hem global hem de lokal kuruluşlar olabiliyor ama ağırlıklı yalnızca Türkiye içerisinde faaliyet gösteren kurumları seçmeye özen gösteriyorum.

Bu gibi toplum hareketlerini maddi ya da manevi her bireyin desteklemesi gerektiğinin, hem yaşam standartlarının yukarıya çekilmesi açısından hem de katılımcı bireylerin bulundukları toplumu daha iyi tanımalarını sağlaması açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.